İstanbul Kültür Mirasının aktarılması konusunda turizmin mihenk taşı durumundaki rehber ve rehberlik düzenlenmiş kanunlarla bir meslek olarak görülmüşken, başta kanun koyucular olmak üzere toplumun büyük bir kesimince çok da doğru tanındıklarını sanmıyorum.
Rehberin sözlük anlamlarından biri olan yol gösterme çoğunlukla mesleği icra edenlere atfedilen bir sıfat olarak görünüyor.
İyi bir İstanbul turist rehberi olabilmek sanıldığından çok farklıdır, bu işin üniversitesi vardır, ardından zorlu sınavları vardır, sınavlardan sonra meslek hayatı boyunca birçok kanuni sorumlulukları vardır, yasa ve yönetmeliklerle sarılı mesleki mevzuatları vardır. Meslek içi eğitimleri vardır. Bizans sanatı, Hıristiyan din bilgisi ve Hıristiyan sanatı, İstanbul’daki Osmanlı eserleri, İslam bilgisine, İstanbul’un İslam ve Hıristiyan sanatı etkilerine sahip olmalıdır. Ama buna rağmen çoğu kişinin,
‘’bende mi rehber olsam’’
‘’bende yaparım galiba’’
gibi düşünebildiği, dışarıdan bakıldığında nedense kolayca yapılabilecek bir meslek intibası var desek yalan olmaz.
Rehber kişiler bu söylemleri özellikle bazı meslek gruplarından çok daha sık duyarlar. Mesela çoğu arkeolog için rehberlik çerezdir, bazı tarihçi veya sanat tarihçileri için çocuk oyuncağı, bazı yabancı dil uzmanları için ise zaten hiç sorun olmadan yapılabilir bir meslek gibi görülmesi turist rehberlerinin aslında en hassas ve kırılgan olduğu noktadır denebilir. Ancak bir arkeolog Osmanlı eseri kazarken İslam inancını düşünmez. Aynı şekilde bir sanat tarihçisi Hıristiyan sanatı üzerinde araştırma yaparken hıriston inancına sahip olması gerekmez.
İstanbul turist Rehberi mesleki donanım olarak özellikle bu meslek gruplarının sahip olduğu formasyon ya da bilgilerin ciddi bir kısmına sahip olmak zorunda kalarak mesleklerini yaptıkları için olsa gerek bu meslek gruplarının ‘’bende yaparım iddiası’’ normal gibi görülebilir, ancak rehber mesleği arkeolog gibi kazı yapmaktan, tarihçi gibi kaynak taramaktan, yabancı dil uzmanları gibi şakır şakır dil konuşmaktan çok daha başka şeyler gerektirir. Çünkü ana uğraşı insandır. Bir Hıristiyan din inanışına sahip kişiye Hıristiyan sanatı ve etkilerini anlatırken, İslam dinini Osmanlı eseri bahsinde anlatmadan geçemez.
Bu yüzden ben İstanbul turist rehberi sıfatını taşıyacak kişileri mesleki anlamda bir nevi tiyatrocuya da benzetirim. Ama ilginç olan şey şuana kadar hiçbir tiyatrocunun ağzından ben ‘’rehber olabilirim galiba’’ ya da bir rehberin ağzından ‘’ben iyi bir tiyatrocu olurum’’ gibi sözlere şahit olmamam.
Neyse, rehber öncelikle bir tiyatrocu gibi, gerek otobüste gerekse tarihi alanda insanların karşısına çıkıp sunum yapan tek kişilik bir kadrodur. Belki sahne tozu değil ama ciddi olarak antik tiyatro tozu çok yutmuş kişilerdir. Emin olun ki bu yüzden birçoğunun her şeyden önce en büyük isteği aynı tiyatrocular gibi karşısındakilerin yüz ifadelerinde şaşkınlık veya hayranlık ifadelerini görmek ve tabi ki işin sonunda alkışlanmaktır. Arkeoloji bilgisini, tarih bilgisini, botanik bilgisini, antropoloji bilgisini, fonetik bilgisini insanlara aktarırken kıyafetiyle, duruşuyla, ses tonlamasıyla beraber bir bütün olarak sunmak zorundadırlar.
Elbette her zaman gerçekleri anlatmakla mükellef olsalar da çoğu zaman İstanbul turist rehberi insanlara hayal satar rehberlerdir. Ülkesinin, tarihinin, milletinin, inancının, hatta inanmadığının dahi en güzel yanlarını, en iyi şekilde aktarmak misyonları olmuştur. Bazen Müslümanlara Osmanlı eseri bir camiyi, bazense Hıristiyanlara Hıristiyan sanatı ve Bizans sanatı içinde bir kiliseyi anlatmanın hassasiyeti üzerlerindedir hep. Sanki etrafında kötü hiçbir şey yokmuş gibidirler çoğu zaman. Oysa etrafta olup biten tüm çirkinliklerin en çok farkında olan kişilerdir. Ama ne yapsın, sonuçta mutlu veya mutlu olmayı isteyen insanlar vardır karşısında. Tatile, gezmeye, dinlenmeye, rahatlamaya gelen kişilere dert yanmak olmaz değil mi. İşte işinin hem en güzel hem de en zor tarafı da bu olsa gerek. Mutlu veya mutlu olmak isteyenleri daha mutlu edebilmek ya da en kötü ihtimalle mutsuz etmemekle sorumludurlar. Bu yüzden gidilen otelin sorunlarını, memleketin problemlerini, otobüsün eksilerini, trafiğin tıkanıklığını, hatta hava durumunun kötü olmasını dahi çoğu zaman rehber sırtlanır.
Dedik ya hayal satarlar;
-Bakmayın siz otelin böyle olduğuna, aslında bu otel diğerlerine göre daha iyidir.
-Tamam, otobüs eski ama çok rahat aslında. Hem önemli olan şoför değil mi?
-Anlıyorum, hava kötü ama sıcak olsaydı hiç gezemezdik, hem birazdan hava açar.
-Evet, trafik biraz tıkalı, yavaş yavaş gidiyoruz ama şehri daha iyi izleme şansımız oluyor.’’
İstanbul turist rehberi şehrin çeşitli bölgelerinde İslam ve eserleri konusunda anlatım yaparken birden karşısına çıkacak Osmanlı eseri konusunda sadece dini değil aynı zamanda mimari alanda da anlatım yapar.
Bizans sanatı başlı başına bir konudur. Sadece Bizans sanatı ve etkilerini bilmek yetmez. Bunu roma ile karşılaştırmak ve romanın Bizans sanatı üzerindeki etkilerini de anlatmak zorundadır.
İyi bir İstanbul Turist Rehberi olmak

Related tags :
Comment here
You must be logged in to post a comment.